13 Ekim 2009 Salı

Artılar, eksiler, inişler ve çıkışlar...

 
    En klişe ayrılık cümlesidir, “Başkasını bul ve unut onu”. Hiç kimse bana şövalyelik taslamasın, hepimiz suçluyuz bu konuda. Düşünmesi, hissetmesi acı olan ayrılıktan hemen kurtulmak isteriz. Ama bu teatral oyun da karşı tarafı da unutmamak gerek.

    Ya bu olay bir iki ay sonra başınıza gelse ne olur? Tam karşı tarafı tanımaya başladığınızı ve hayatınızın bir bölümünü de olsa paylaşmayı düşündüğünüz anda size gelse ve dese “Benim kalbim başkasında kaldı ve geri alamadım” ne yapardınız?

    Bitmeden yeniye başlamak kafa karıştırmaz mı? Daha da ötesi kalp karıştırmaz mı? Kime dokunursun o anda, kimin gözlerinde kaybolmaktasındır?

    Hayatımın filmlerinden biri “Elizabethtown”. Esas kız esas oğlanın büyük başarısızlığını öğrenince teselli etmeye uğraşmaz sadece ona doğruları söyler: “ Accept it and move on”( Kabullen ve yoluna devam et). Ayrılık da başaramamak değil mi, peki o zaman sen acabalarla ve umutlarla dolu iken yolunu değiştirebilecek ve devam edebilecek misin?


1 yorum: